BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 17.06.2020 | Okunma Sayısı: 1128

BASINA VE KAMUOYUNA

Ülkemizde yaşayan her yurttaş gibi,biz avukatlar da  salgın, ekonomik kriz ve işsizlikle mücadele ederken, Sayın Cumhurbaşkanının “Baroların seçim sistemlerinde değişiklik yapılacağına” dair beyanları üzerine, gerek görsel gerekse yazılı basında 4000 yıllık kadim bir geçmişi olan mesleğimiz ve meslek örgütümüz Barolar, yerli yersiz tartışmaya açılmış, akabinde ise Bilecik Barosu ‘nun da aralarında bulunduğu 53 Baro ortak bir metin ile ilk tepkiyi göstermişlerdir.

            19 Mayıs’ da 80 Baro, 1 Haziran da ise 79 Baro ve Türkiye Barolar Birliği tek yürek ve tek ses olarak, diyalog kapıları açık tutularak  “avukatlık yasa teklifinin geri çekilmesi” yönünde çağrı yapmış, aksi halde “demokratik hak kullanımı” yönünde müşterek irade ortaya koymuştur. Ortak alınan karar gereğince Türkiye Barolar Birliği önderliğinde tasarının ortadan kaldırılması için acil eylem planı yapılması da dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı, Adalet Bakanı, Kamu Denetçiliği Kurumu, Siyasi Partilerin tüm lider ve milletvekilleri ile görüşme yapılması planlanmıştır. Yapılan görüşmeler sonucunda avukatlık tasarısının geri çekilmesi hususunda kamuoyuna yönelik olarak net bir açıklama yapılmadığı gibi bu yönde hazırlıkların tüm hızı ile devam ettiğini medyadan öğrenmiş bulunuyoruz.

           

        Yıllardır mesleğimizi ifa ederken yaşadığımız yakıcı sorunlara bir türlü çare üretilmemişken,  meslektaşlarımız salgının neden olduğu etkiler nedeniyle üç ayı aşkın süredir ekonomik sorunlar ile boğuşurken, avukatların mesleki güvenceleri her geçen gün erozyona uğratılıp savunmanın temsilcilerini dikkate almaksızın yapılan fiili uygulamalar kural halini alırken, Baroların Yapısı ve Seçim Usulleri üzerinden yaratılan tartışmaların hangi demokratik gerekçelere dayandırıldığı, varılmak istenen sonucun ne olduğu izaha muhtaçtır.

            Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; Anayasa ve Avukatlık Kanunu'nun yüklediği görev ve verdiği yetkiye dayanarak bağımsız savunmayı temsil etmekte olan Baroların, kendi yasalarında yapılması planlanan söz konusu değişikliğe dair görüşü sorulmamış, bu sürece de hiçbir şekilde dahil edilmemişlerdir.

            Taslak bugüne kadar Barolarla paylaşılmasa da; basına yansıyan ve yine yetkili ağızlarca da ifade edilenlerden öğrenebildiğimiz kadarı ile; bir ilde birden fazla Baro kurulması, Barolara üyeliğin zorunluluk kapsamından çıkartılması, Avukatlık Kanunundaki mevcut seçim sistemi yerine nispi temsil sisteminin getirilmesi, delege sayılarının değiştirilmesi ve avukatlar ile Barolara verilen “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak” hak ve görevine ilişkin olan tüm bu değişiklik taleplerinin Avukatlık Kanunundaki mevcut düzenlemeyi daha ileriye değil geriye götüren bir düzenleme olacağı kesindir.

            Unutulmamalıdır ki, Barolar Cumhuriyetimizin en köklü kamu kurumlarıdır.

Çünkü Barolar hak arama hürriyetinin başlangıcı, ilk basamağıdır.

Barolar; avukatı gelmeden hiçbir görevlinin ifadesini alamayacağı çocukların yanı başındadır.

Barolar; yaygın bir katliama dönmüş kadın cinayetlerinde tüm duruşma salonlarındadır.

Barolar; avukat tutmaya ekonomik gücü yetmeyen her bireyin bir telefon uzağındadır.

Barolar; Kaz Dağları’nın, Salda’nın, Cerattepe’nin ve yok edilmeye çalışılan tüm ormanların kök saldıkları topraklarıdır.

Barolar; herkesin üzülmekten başka bir şey yapmadığı hayvanların haklarını, inadına adalet saraylarında haykırandır.

Barolar; hukuk devletinin ve hak arama özgürlüğünün yılmaz savunucuları; haksızlık kimden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin hiçbir ayrım gözetmeksizin haksızlığın karşısında vatandaşın yanında yer alan ve evrensel hukuk ilkelerini kendine varlık sebebi yapmış tarihi kurumlardır.

Bu sebeple baroların parçalanması, susturulması sadece avukatların değil çocukların, kadınların, ağaçların, adalete erişimde dezavantajlı tüm grupların, kısaca halkın susturulmasıdır.

 

Bu sebeple Baroların demokratik yapısını bozacak, Baroları işlevsiz ve atıl kılacak, bağımsız ve özgür savunmaya ket vuracak tüm girişimlerin Cumhuriyetin kuruluş felsefesine aykırılık teşkil edeceği açıktır.

Bizler Barolar olarak bu bilinç ve sorumlulukla 19 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerinde 80 Baromuz tarafından imzalanan  bildirilere  sadakatimizin bir göstergesi olarak;

  • 1-Eylemlik sürecine başlama yönündekiirademizi ilk olarak şu anda yapmakta olduğumuz açıklama ile somutlaştırmak ,
  • 2-Bu süreçte tarihi sorumluluğu yerine getirmek amacıyla Türkiye Barolar Birliğini olağanüstütoplantıya davet etmek üzere yönetim kuruluna başvuruda bulunmak,
  • 3-Baro Başkanları olarak illerimizden Ankara İstikametine doğru “savunma” yürüyüşü başlatmak,
  • 4-Olağanüstü toplantı talep sahibi Baro başkanlarının bu taleplerini Türkiye Barolar Birliğine fiziki olarak eldenteslim etmek gibibir dizi eylem planı çerçevesinde mücadelemizi devam ettirmekyönündeki kararlılığımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz.

Saygılarımızla.17.06.2020

ETKİNLİK TAKVİMİ

24.11.2024
AV. HALİME KAHRAMAN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.